Biletler 4 Aralık Çarşamba günü Biletix'te satışta!
Telefonlarınızı uçuş moduna alın ve kemerlerinizi bağlayın, çünkü Tayca uçuşa hazırız. Jazz fusion partisyonlarıyla gitarda flanger tanrısı Mark Speer, davulda metronomun bile kıskandığı DJ Johnson ve bas gitarı groove’ununkavalyesi olan Laura Lee’den oluşan; Houston, Teksaslı indie pop, saykedelik funk, soft jazz üçlüsü, en sevildiği ve en özlendiği şehirlerden biri olan İstanbul’a 27 Ağustos’ta geri dönüyor. Konser Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde!
Peki bu müzikal şamanlar hayatımıza nasıl girmişti? Hemen hatırlayalım.
Dinlediğiniz daha ilk saniyelerde dünyanın daha da güzelleştiği ilk albümleri “The Universe Smiles Upon You”yu 2015’te yayımladılar. Sound’larında kolaylıkla yakalanan o egzotik ilhamlarının kudretiyle 2016 sonlarına doğru The Guardian’dan i-D’ye kadar birçok müzik basınının dikkatini çektiler ve Bonobo’nun iyi ve yeni müzik ihtiyacına ilaç gibi gelen Late Nights toplamasıyla iyice tanındılar. İstanbullu izleyicinin kendileriyle ilk buluşmaları da tam da bu döneme denk geliyor. 2018 başında ise birçoğumuzun ıssız bir adaya düşse yanına alacağı muhtemelen üç albümden biri olan “Con Todo El Mundo”yu yayınladılar. Hemen ertesi yıl bu ustalık eserinin bir dub versiyonu olan “Hasta El Cielo”yu dinleyicilerine sundular. 2020’nin başında, soul ve R&B müzisyeni Leon Bridges’le uzun yıllar devam edecek yol arkadaşlıklarının start’ını veren, doğdukları eyalete selam çakan “Texas Sun” adlı EP ile hayranlarını müziklerinin bu kez enstrümantal değil, vokal içeren versiyonlarıyla tanıştırdılar. Bu uygulama güncellemesi sadık kitlesi arasında bazılarının hoşuna gitmese de, üçlünün kesinlikle çok daha fazla kitleye ulaşmasını sağladı. Pandeminin tüm dünyayı sarstığı 2020’nin tam ortasında ise üçüncü stüdyo albümleri “Mordechai” ile maskelerin ardından nefes aldığımız günlerde hepimizin temiz ve leziz bir nefes almasını sağladılar. 2022 tarihli, Malili blues müzisyeniAli Farka Touré’nin oğlu Vieux Farka Touré ile yayımladıkları ve kült müzisyenin adını verdikleri “Ali” albümleri ile Batı Afrika müziğine bir saygı duruşu gerçekleştirdiler. Son olarak bu yılın Nisan’ında yayımladıkları beşinci stüdyo albümleri “A La Sala” ile onları bildiğimiz ve sevdiğimiz tarzlarına geri dönüş yaptılar. Bu albümü “daha ileriye gidebilmek için bir geriye dönüş egzersizi” olarak tanımladılar.
Enstrümental surf-rock grubu The Shadows’u müzikal tanrıları olarak telaffuz eden grup için The Guardian “Hüzünlü soul ve slow-motion funk tınılarının buluştuğu egzotik bir Tarantino filmi soundtrack’i gibi” benzetmesi yaptı. 200 kapasiteli venue performanslarından stadyum konserlerine uzanan bir büyüme eğrisi gösteren üçlü, çağdaşlarının aksine mainstream’e dokununca sound’undan ödün vermek yerine hem canlı performanslarını her seferinde daha da yukarı taşıdı, hem de değişmedi ve kimseleri kendilerine küstürmedi. Büyülü ilk albümlerinde yer alan “People Everywhere (Still Alive)” parçalarının başlığını turnelerinde yoldaşları olan konser fotoğrafçısı Jackie Lee Young ile takip etmesi ziyadesiyle doyurucu bir sosyal medya içerik serisinin başlığına taşıdılar. Çoraptan sweatshirt’te hatta yoga taytına uzanan muhteşem merch koleksiyonları ile sadakat yönetiminde bir örnek teşkil ediyorlar. Modern saykedelik müziğin bayrağı en önde taşıyan temsilcilerine dönüştüler; arkalarından gelecek Hermanos Gutiérrez, Glass Beams, Arc de Soleil, BALTHVS gibi onlarca grup onların açtığı saykedelik pop okyanusunun dalgalarında sörf yapmak üzere ortaya çıktı. Üçlünün her biri birbirinden farklı dünya müziklerini keşfetmeye fazlasıyla teşne ve hazırladıkları playlist’lerde Erkin Koray, Barış Manço gibi Anadolu rock veteranlarına da yer veriyor, kalbimizi daha fazla çalıyorlar. “Time (You And I)” parçalarında birçok dilde “hayat” kelimesine yer verirken, Türkçe’sini de söylemeyi ihmal etmiyorlar.
Khruangbin’in 27 Ağustos’ta Harbiye Açık Hava Sahnesi’nde gerçekleşecek konserlerinin biletleri Biletix, Bubilet ve Biletinial'da satışta!